Bir Atomu Parçalamadığımız Kalmıştı...

Hastaneler, yollar, okullar, ekonomik yatırımlar ve en önemlisi içinde bulunduğumuz savaş hali…Adama sormazlar mı? Bu kadar icraatın içinde Atomu parçalamak nedir? Demezler mi, nükleer enerji senin neyine?  Şuan 30 ülkede, 437 nükleer enerji kullanılmakta olan ve onlarcasının inşası devam eden geleceğin enerji kaynaklarından olan nükleer enerji santraline ne gerek var? İstemiyoruz demezler mi?

Derler, eğer bir ülkede heykel yapmaktan başka vizyonu olmayan, gayri milli bir siyasi parti ve onun bataklık zihniyeti varsa eğer, millete hizmet yolunda yapacağınız her türlü yeniliğe ve milli atılımlara engel olmaya çalışan birileri var demektir. Bahsettiğim bataklık zihniyetinin mahsulleri, gayri milli bir duruş sergilemek pahasına sürekli farklı bir kılıfa girerler. Çünkü bu zihniyeti yönetenler bunun böyle olmasını isterler ve bu da çoğu zaman terörist faaliyetler diyeceğimiz eylemler şeklinde olur.

Dün tüm dünya bir tarihe tanıklık etti. Buna iki gün önce Türkiye’ye ayar vermek isterken boyunun ölçüsünü alan Fransız Macron’da, Müslümanım deyip İslam’a savaş açan, İngiliz maşası Mohammed bin Maktoum’da, dünyadaki tüm terör guruplarına savaş açmış olan ülkemizi terörist, işgalci diye nitelendiren diktatör Sisi’de, kendi vatandaşını çoluk-çocuk, kadın-yaşlı demeden katleden katil Esed’de, Filistin’de  işgalci olan terörizmin baş aktörlerinden, terör devleti lideri Netanyahu’da, kan ve gözyaşının mazluma yapılan zulmün tek nedeni olan ABD ve onun arkasındaki güçlerde canlı canlı bu tarihe tanıklık etti.

Tüm dünya gördü ‘’Hasta Adam’’ diye nitelendirilen bir ülkenin 15 yılda nasıl ayağa kalktığını, içeride ve dışarıda bu kadar badire ile uğraşırken, “Nükleer Enerji Sektörüne” girmesi içimizdeki hainlerle her ne kadar engellenmeye çalışıldıysa da, Türkiye masaya yumruğunu vurdu ve bu sektörde bende varım dedi. Allah’a hamd olsun ki, dün hepimiz buna şahit olduk.

Peki nedir bu nükleer enerji ? Niçin Adnan Menderes 63 yıl önce bu hayali kurmuştu?
Çünkü; nükleer enerjiye hiçbir enerji alternatif değildir. Dünyada 400’ün üzerinde nükleer santral vardır. En çok da Kanada da bulunan bu santrallerin çoğu turistik yerleşim merkezlerine yakındır. Tarihte ‘’Çernobil’’ diye bir gerçek var ki zaten aksini iddia etmiyoruz fakat, Çernobil’den sonra yeni nesil santraller olabilecek tüm ihtimaller göz önünde bulundurularak her adımda alınan önlem bir başka önlem yönteminin içine konularak adeta kutu içinde kutu izlenimi veren, bir sızdırma önlem sistemi geliştirilmiş ve bu sistem AKKUYU NSA’ da daha çevreci olarak inşaa edilecektir. Çernobil Santralinde bu sistem yoktu. Zaten kazada vardiya değişimi sırasında reaktörün gücünün birden düşürülmesinden, yani insan hatasından meydana gelmiştir. Yeni, teknolojik santrallerde böyle hatalar olmaz. 

Türkiye’nin en büyük barajı Atatürk Barajıdır. Bu barajın gücü 2400 mwh’tır. Verimi ise %50 ile 1000 mhw’dir. Akkuyu’ya yapılması tasarlanan nükleer enerji santralindeki 4 adet reaktörün gücü ise 4000 mwh civarındadır.

Buna göre enerji bakımından; 4 adet Atatürk Barajı = 1 Akkuyu Nükleer Santrali olur.

İsterseniz yukarıda bahsettiğim bataklık zihniyetinin olumsuz algı oluşturmak için kullandığı en basit konuya ( RADYASYON ) bakalım…
Nükleer enerjinin üretimiyle bilindiği gibi radyasyon açığa çıkar. Bu olay gayet doğal karşılanmalıdır. Şu konu açıkça belirtilmelidir ki; insan ömrünün her saniyesinde 15000 radyasyon parçacığı, insan vücuduna çarpar. Böylelikle insana yılda 500 milyar radyasyonik parçacık çarpar. Tüm ömür boyunca 40 trilyon partikül çarpması meydana gelir. Bir röntgen çekilmesi halinde insan vücuduna trilyonlarca partikül geçer. Yapılan araştırmalarda, oluşan kanserin %0,5 i, insanlara ömürleri boyunca çarpan radyasyonik parçacıklardan oluşmuştur. Şüphesiz ki radyasyon kanser riskini artırır. Ancak her insan mutlaka radyasyona maruz kalmaktadır. Eğer insan radyasyondan korunmak istiyorsa; topraktan kendini izole etmelidir çünkü toprak uranyum kaynağıdır. Beton ve tuğla evler yerine ahşap evlerde oturmalıdır çünkü beton ve tuğla uranyum ve potas barındırır. Böyle durumda insan kurşun zırhtan elbiseler giymelidir. Bunun gibi daha birçok önlem alınmalıdır. Bu önlemler oluşan radyasyonun ancak %20 sini engeller.

Unutmadan şunu da ekleyelim bu zihniyetin tüm dünya AKKUYU NSA temelinin atılmasına tanıklık ederken bunların yaydığı bir şey vardı; dünya ülkelerinin nükleer enerjiden vazgeçtiği halde biz neden nükleer enerji işine giriyoruz?

Böyle bir şey yok, hiçbir ülkenin nükleer enerjiden vazgeçtiği yok, bunlar tamamen palavra. Dün Almanya, nükleer enerji santralini kapatacağını duyurdu. Bu Almanya’nın nükleere karşı olduğundan değil, santrali 1970’lerde yaptıkları için, santralin ömrünün 50 yıl olduğundan dolayı durumu böyle lanse edip kendilerinden başka kimsenin güçlenmesini istemediklerinden dolayıdır. Kimsenin vazgeçtiği yok. Sadece ekonomik durgunluk, Çernobil muhalifleri akımı, gelişmiş ülkelerin yeterince nükleer enerji santralleri olduğu için artık ihtiyaç duymaması gibi etkenler bu imajı ortaya çıkarmıştır. Bu enerjiden İsveç’in vazgeçtiği söylenir. İsveç bu santrallerden vazgeçmemiştir. Halen nükleer santraller çalışmaktadır ve asla vazgeçemez. Çin ve Kore 4’er tane santral inşa ediyor. Şu sıralarda inşa işlemi yavaşlatılmış durumdadır. Bunun sebebi, çevreye zarar verdiği değildir, tek sebebi ekonomik durgunluktur. Son 3 yılda 11 adet nükleer enerji santralleri inşasına başlanmıştır. 1996 yılında 4’ü Çin’de olmak üzere 6 tane, 1997 yılında 1 adet G. Kore’de, 1998 yılında 3 adet G. Kore’de, 1999 yılında 1 adet Slovakya da başlanmış ve halen inşaları devam etmektedir.

Aklımıza şöyle bir soru gelebilir; niçin gelişmiş ülkelerde inşa işlemi yoktur? Tek sebebi gelişmiş ülkelerin yeni santrallere ihtiyaç duymamasıdır. Bu ülkelerin yeterince santralleri vardır, bunlardan asla vazgeçmemişlerdir ve asla da vazgeçemezler. Fransa’nın, yaklaşık olarak %75’lik enerji ihtiyacı nükleer reaktörler vasıtasıyla karşılanır. Yine ABD’nin, %25’lik enerji ihtiyacı bu enerjiyle karşılanır. Ülkemiz; stratejik açıdan çok önemli bir mevkidedir. Uluslararası gücümüzün sürekliliği için nükleer enerji santralleri şarttır. En uygun bölge Akkuyu’dur. Çünkü en güvenli yer orasıdır. Gerek soğutma suyuna (denize) yakınlığı ve gerekse deprem bölgesi olmayışı ile en uygun yerdir. Nükleer enerji santralleri insanoğlunun inşa ettiği en güvenli makinedir.

Konu biraz uzadı farkındayım ama bu sektör de yeni olmamız, sektörle ilgili en az bunları bilmemizin gerektiği zorunluluğunu doğuruyor.

Bu hizmetin, ülkemize kazandırılmasında başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçen herkesten Allah razı olsun…

Kalın sağlıcakla..

Yazarın Diğer Yazıları