Hasan Onur Bingöl

ABD Derin Devleti ve Bugün

Hasan Onur Bingöl

ABD'de siyaset ayrı ve devlet yönetimi ayrıdır. İngiltere gibi Amerika da müsteşarlar tarafından idare edilir. 

Amerikan siyasilerinin karşılaştıkları ortak durum, seçildikleri zaman önlerine çıkan asıl gerçekler  ile kampanyaları sırasında söyledikleri arasında nasıl bir denge kurabilecekleri sorunsallığıdır. Adaylar; başkan olduktan sonra, ABD yönetim sistemi içindeki hükümetin yasama güçleriyle diğer devlet mekanizmaları arasında yapısal olarak bir ayrım bulunduğunu fark ederler. 

Tüm dünyada olduğu gibi Amerika’da da seçmenler; oylarını verirken umutlarından çok, kaygılarına göre davranırlar. 
ABD'de Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasındaki farklar; dış politikadan çok iç politikada, özellikle ekonomik ve sosyal politika alanındadır. Dış politika alanında adayların aralarında var olduğunu ileri sürdükleri farklar, öz ve içeriktense üsluba ilişkindir. Var gösterilen bu farkların önemlice bir bölümününde kampanya ortamı içinde abartılmış olması muhtemeldir. Bu nedenlerle her iki adayın, ABD'nin Türkiye'ye karşı takınacağı politika konusunda birbirinden çok farklı görüşlere sahip olduğu da söylenemez. 

Her seçim öncesinde başkan adayları, milli savunma bütçesinde indirim vaadinde bulunur ama bunu kolay kolay gerçekleştiremez. Çünkü Amerikan ekonomisi, savunma endüstrisiyle iç içe geçmiş vaziyettedir. Bundan kaçış yoktur!

Amerika, dış siyasetinde gizli anlaşmalara dayalı yöntemlere ağırlık verir. ABD Kongresi'nde, kendilerine açıkça bildirilmeksizin hangi alanlarda ne gibi anlaşmalar yapıldığı ya da yapılmadığı konusunda daima kuşkular vardır. Yönetim, buna gerekçe olarak Kongre’ye verilen gizli bilgilerin basına düşmesini ileri sürer. Ancak Kongre'de verilen gizli bilgilerin ertesi sabah New York Times'ta yayınlanmasının aynı merkez tarafından koordine ediliyor olması çok muhtemeldir. Bazı başkanların dış siyasete açıklık getirme özlemi, işte bu sebeple hep çark etmelerle sonuçlanmıştır. İşte derinlik... 

Başkan'ın geniş yetkilerine rağmen Amerikan siyaseti, başkanın ötesindeki karar odaklarınca oluşturulmaktadır. Devlet varken bir de ayrıca “derin devlet”ten bahsetmek, zihinlerde bir “paralel devlet”i zaten kabul etmek demektir. Ne acı ama!

Gelelim Bugüne!

Trump’ın Suriye’den çekilme kararı, kelle almaya devam etti. ABD Savunma Bakanı Jim Mattis istifa etti.Hemen ardından  Suriye'de, Irak'ta ABD'nin DEAŞ özel temsilcisi ve PKK'lı teröristlerin de hamisi Brett McGurk'ta görevini bıraktı. McGurk 2015’ten bu yana PKK'yı silahlandırmak ve işgal ettiği toprakları genişletmek için var gücüyle çalıştı. Binlerce Suriyeli sivilin katledilmesinde parmağı olan terör baronu; silah ticaretinden, DEAŞ petrollerinin pazarlanmasına kadar bir çok karanlık faaliyete imza attı. Stajını Irak’ın parçalanmasını organize eden Paul Bremer’in yanında yapmıştı.Hatırlayın, 2014’te Irak’taki görevine başladıktan saatler sonra DEAŞ, Musul’u ele geçirmişti. DEAŞ’ın elindeki altınlar, petrol ve pamuk ticaretinden elde edilen paralar...ABD’li bazı kaynaklar, McGurk ve ekibinin yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir meblağı zimmetlerine geçirdiğini belirtiyor.

Peki ya yarın?

Şimdi herkes dehşet içerisinde şaşkınlık yaşıyor. Neden gitti ABD? Acaba bunda bir hile bir tuzak mı var?

Evet, tuzak da olabilir hile de olabilir. Zira büyük şeytanın işi bu! Ama unutulan bir şey var kİ; Rabbimiz “Ve mekerû ve mekarallâh, vallâhu hayrul mâkirîn” fermanı ile onların tuzaklarını başlarına geçiriyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları