Kadir Atıcı

Harput'ta Bir Namazgah

Kadir Atıcı

Namazgâh kelimesinin bilimsel yaklaşımını şöyle ifade edebiliriz; Farsça namazgâh ve Arapça karşılığı olan musallâ kelimeleri genelde namaz kılınan her yeri ifade eder. Fıkıh terimi olarak yerleşim merkezlerinin dışında bayram, yağmur duası (istiskā) ve cenaze namazlarının kılındığı belirli yerler için kullanılır. Arapça’da buna ayrıca cebbâne (sahra), Farsça’da ıydgâh da (bayram yeri) denir. “İbrâhim’in makamından musallâ edinin” âyetinde (el-Bakara 2/125) kelime “imamın namazda duracağı yer” anlamında geçer. Hadislerde hem kişinin durup namaz kıldığı (Buhârî, “Ṣalât”, 46; Müslim, “Mesâcid”, 287) hem daha sonra terimleşen anlamıyla bayram namazının kılındığı (Buhârî, “ʿÎdeyn”, 22) yeri ifade eder. Türkçe’de namazgâh, bayram gibi belli zamanlarda namaz kılınan musallâlar yanında yol kenarlarında yolcular için yapılan üstü açık mescidler için de kullanılmıştır (Bozkurt,2006;357).

Mihraplı-minberli namazgâhların özelliğine göz attığımızda, genellikle şehir surlarının veya yerleşimin hemen dışına ya da büyük meydanlara, çok defa da yüksekçe bir tepeye inşa edildiğini görmekteyiz. Bu Namazgâhlar; bayram, cuma ve teravih namazlarının kılınabileceği ordugâh tipinde büyük ölçeklidir. Çoğunlukla zeminleri topraktan bir veya birkaç seki ile yükseltilmiş, taş yahut tuğla döşeli, bazen de sıkıştırılmış toprak ya da çimen zeminli, etrafı duvarlarla tecrit edilmiş, kıble yönü daha geniş bir duvarla belirlenmiştir. Kıble duvarının ortasına bir mihrap eklenmiş, mihrabın genelde sağında taş bir minber, bazen de mihrap duvarının sol köşesine duvarın üzerine çıkmaya mahsus bir merdiven yerleştirilmiştir.

Evet, böyle bir namazgâhlardan biri de Harputta vardı. Şuanda yerinde yeller esiyor ama yazılı kayıtlar varlığını günümüze kadar taşımıştır…

Mevsimlerden kış, bahar ya da son bahar ise Sarahatun Camiinde kılınan bayram namazları, yaz mevsiminde ise Sarahatun Caminin yerine kullanılan Kayabaşı özellikle tercih edilir ve namazgâh şeklinde tertiplenen meydanda bayram namazı bütün Harput eşrafı tarafından kılınırdı. Kayabaşı Namazgâhı hakkında Sunguroğlu şunları ifade etmektedir;

“Ağa Mahallesinde yer alan kayabaşı meydanına üç cepheden geniş kapılarla girilir. Yalnız kıble tarafında kapı yoktur. Burada Kambur Hamdi Efendinin selamlığı hizasında yine aynı beyaz taşlarla yapılmış merdivenli bir minberi ve sol taraf cephede ise yine aynı cins taşlarla yapılmış yüksek bir vaaz yeri vardı. Sabah namazı ile Bayram namazları arasında halka vaaz edilirdi. Başta meşhur âlim Hacı Hamid Efendi ölümünden sonra oğlu hacı Mehmet Sait kardeşi müftü kemal ve son zamanlarda da Osman Bedrettin Efendi (İmam Efendi)’nin burada vaaz ettiklerini hatırlıyorum. Kayabaşında kılınan bu bayram namazlarını, uzak mahallelerden birçok kadınlar, genç kızlar meydana nazır evlerde oturan akraba ve dostlarının evlerine gelir, meydanı çevreleyen bu evlerin pencere ve damlarından seyrederlerdi. Bayram namazları, hakikaten büyük bir azamet ve ihtişam içinde kılınırdı.”   Sunguroğlu, bayram namazı sonrası gerçekleştirilen merasimlerden de bahsetmektedir.

Harput, günümüze kadar birçok badireler atlatıp gelen kültür varlıkları dışında günümüze kadar gelememiş birçok esere de ev sahipliği yapmıştır. Medeniyet şehri Harput, estetik anlayışıyla yapılar inşa ederken, manevi iklimiyle de estetiğe anlam yüklemiştir. Derununda o kadar çok insan hayatlarını sığdırmış ki bu insan hayatlarının yaşam alanı olan meydanlarda ve yine meydanlarda yapılan Namazgâhlarda taşmış durmuştur…

Namazgâh ile buluşan topluluk, İslam inanç esaslarını hayatının her zerresine aksettirme gayretinde olmuşken, seküler bir yaklaşım tamamıyla günümüzdeki gibi yaşam merkezli olmamıştır.

Harput’u anlamak demek, bilinen ve bilinmeyen kültür varlıkları nezdinde bu yapılara addedilen İslam estetiğinin de içinde bulunduğu ruhu anlamak demektir….

Yazarın Diğer Yazıları