İşçinin Ücretinin Geç Ödenmesi Haklı Fesih Sebebi midir?

Ücret, hizmet sözleşmesinin bir koşulu olup, iş karşılığı kararlaştırılan veya yasalarla belirlenen bir paradır.” Anayasa m.55/1’e göre “ücret, emeğin karşılığıdır.” 1475 sayılı (eski) İş Kanunu’nun 26. maddesine ve 4857 sayılı (yeni) İş Kanunu’nun 32. maddesine göre: “Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.”

Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile bu süre bir haftaya kadar indirilebilir.

Günümüzde pek çok işveren işçilik ücretlerini gününde ödememekte ve işçiler bu duruma veryansın etmektedir.

İş sözleşmeleri veya işyeri uygulamalarına göre belirlenen günde işçinin ücretinin ödenmemesi durumunda işçinin hakları nelerdir?

> 4857 sayılı kanun bu konuda işçiye bazı haklar tanımıştır. Kanun koyucu bu durumda işçiye sözleşmeyi fesih hakkını vermiş ve bunu kanunun 24. Maddesinin 2. bendinin e fıkrasında şöyle dile getirmiştir;

" e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse..." Süresi belirli olsun veya olmasın işçi iş sözleşmesini  feshedebilir:

Yani kanunun lafzı incelendiğinde kanun koyucu işçiye ücretinin ödenmemesi halinde haklı fesih hakkını, belirlenen günde ücretin ödenmemesi şartına bağlı tutmuştur. Ancak gerek Yargıtay içtihatları gerekse doktrinde bu konuda işçiye MK.2 Maddesi hatırlatması yapılarak "işçinin fesih hakkını kullanırken dürüstlük kuralı çercevesinde kullanmasını buna aykırı davranışın hakkın kötüye kullanılması yasağı ile işçiyi karşı karşıya bırakacağı" hususuna dikkat çekilmiştir.

Örneklendirecek olursak ; Çalıştığı işyerinde bugüne kadar sürekli maaşını her ayın 1. günü  alan işçiye, bu aya mahsus ayın 3. gününde maaşının ödenecek olması işçiye haklı nedenle fesih hakkı vermeyecektir. Burada anlatmak istediğimiz kanun koyucu işçi ve işverene bir takım haklar verdiği gibi diğer yandan da bu hakların kötüye kullanılmasını yasaklamıştır. Zira her ay gecikmeli ödeme yapılan işçi fesih hakkını ödeme günü geçtikten sonra yapabileceği halde ilk kez maaşı geciken işçi bu haktan doğrudan faydalanamayacaktır. Yani burada önemli olan düzensizlik ve süreklilik kavramlarıdır. Eğer işçilik ücreti ödemelerinde düzensizlik ve süreklilik kazanmış bir hal mevcut ise işçinin bu duruma katlanması da doğal olarak beklenilemez.

Yine ücret kavramını sadece aylık alınan maaş olarak değil geniş anlamda ücret olarak değerlendirmek gerekmektedir. Şöyle ki ; 4857 sayılı yasanın 2  numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen  ücret kelimesini geniş anlamda değerlendirilmelidir. FAZLA MESAİ, HAFTA TATİLİ, GENEL TATİL ,İKRAMİYE, PRİM, YOL ve YEMEK YARDIMI gibi alacaklarında zamanında veya hiç ödenmemesi durumunda da haklı nedenle fesih imkanı bulunmaktadır. Yüksek mahkeme içtihatlarında da bu duruma açıkça değinilmiştir.

" Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir. 4857 sayılı İş Kanununun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacaklarının da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir (Yargıtay 9.HD. 16.7.2008 gün 2007/ 22062 E, 2008/ 16398 K.).”

" Somut olayda dinlenilen davalı tanıkları ve SSK kayıtlarından davacının davalıya ait iş yerinden kuruma çıkışının bildirildiği tarihin ertesi günü bir başka iş yerinde çalışmaya başladığı sabit ise de dava dilekçesinde davacı tarafça fazla çalışma ücretinin ödenmediğinin beyan edildiği ve ihbar tazminatı talep edilmediği anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamı ile davacının iş yerinde fazla çalışma yaptığı ve ücretlerinin işveren tarafından ödenmediği sabittir. Bu durumda davacının iş akdini fazla çalışma ücret alacağının ödenmemesi üzerine haklı nedenle feshettiğinin kabulü ile kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken, reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.""9. HD. 2009/14312 E. 2011/14381 K. 11.05.2011.

>  Kanun koyucu işçiye ücretin zamanında ödenmemesi hususunda haklı fesih hakkı verdiği gibi iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınma hakkını da vermektedir. Şöyle ki;

4857 sayılı yasa

Madde 34 – Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.”

Yapılan düzenleme ile kanun koyucu işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı verdiği gibi, ek bir hak daha tanımıştır. İşçi ücretinin ödenmemesi durumunda " iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir."Ancak bu husus belli şartlara tabi tutulmuştur.

1-Ücretin ödenmesi gereken günden itibaren 20 gün geçmiş olması

2-Ödemede gecikmenin mücbir bir sebepten kaynaklanmamış olması

3- İşçinin İş saatlerinde işyerinde bulunması

Yani işçi, ücretinin ödeme gününden itibaren 20 gün geçmesine rağmen işveren tarafından ödenmemesi halinde mücbir bir sebepte yoksa iş yerinde bulunmak şartıyla "ücretim ödenene kadar çalışmıyorum" deme hakkına sahiptir.

Sonuç olarak işçinin gerek haklı nedenle fesih gerekse iş görme borcunun yerine getirilmesinden kaçınma haklarını kullanırken her olayın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği hususunu hatırlatarak hak kaybına uğramamak adına bu konuda uzman bir avukata başvurulmasını tavsiye ederiz.

Önemli : Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır.

Yazarın Diğer Yazıları