Kişisel Gelişim mi, Kişisel Tatmin mi?

Kişisel gelişim mi kişisel tatmin mi diye insanlara soru sormak ve seçimlerini kendilerinin yapmasını beklemek haksızlık olur. Çünkü, insanlar bildikleri şeyler hakkında doğru karar verebilirler. Bizler çoğunlukla, sorulan sorular hakkında objektif olarak değerlendirme yapamadığımızı ne zaman fark ediyoruz biliyor musunuz? Yaptığımız yanlış seçimlerin hayatımıza verdiği zararları yaşadığımızda.

Hal böyleyken işte tam da bu noktada ‘’Kişisel gelişim’’ bizden ne ister buna, birazda dürüstçe bakmak şart.

Kişisel gelişim özünde; yaşama saygı duymak, sevgiyi  sevginin hak ettiği gibi yaşamak, farkındalık ve daha pek çok hayatın nefesi diyeceğimiz konuları içeriyor. Farkındalık ise işin en can alıcı kısmı. Farkındalık; bilinçli olmak ve öğrendiklerini uygulamaya ciddi emek vermek için üst düzey bilişsel ve duygusal yeterlilik ön şartlarını tutkuyla istiyor bizden. Çünkü ruhumuzun buna ihtiyacı var. İşte bu haller için önce kişinin kendisi ile tanışmaya ihtiyacı var.

Bize  ‘’Kişisel Gelişim Eğitimleri’’ ile vadedilen üst düzey davranışları uygulayamayışımız asıl sebebinin, kendi amaçlarımızı belirlerken yaptığımız amaç seçimindeki hatalardan kaynaklandığını fark edemiyoruz.

Dürüst olalım kendimize. Aslında biz kişisel gelişim mi istiyoruz yoksa kişisel tatmin mi? Kişisel gelişim istiyoruz diyenlerimizin kaçı gerçeklerle yüzleşebiliyor. Ne kadar güzel olduğumuzu duymak, ne kadar yakışıklı, zeki, mükemmel, şık, zengin, akıllı... Böyle olduğumuzu zannetmek bizi oldukça ve oldukça mutlu ediyor. Bitmeyen isteklerimiz yaşadığımız duygulara sinsice sızan  bitmeyen tatminsizlikleri bulaştırıyor. Nefsimizin etlisine sütlüsüne karışmayacak dostluklar, daha çok para kazanacağımız işler, emeksiz çocuk yetiştirmek, mutlu olmak için evlenmek, mutlu olmak için ayrılmak gibi daha milyonlarca hedefi gerçekleştirmek için yanıp tutuşuyoruz.

Dev aynasında kendimize bakıncaaaa.

İçimizden bir ses diyor ki… Biz kusursuz melekleriz. Gelişemiyorum, öğrenemiyorum ama  kalbim temiz. Pembe hayaller dünyasının insanları olarak bize sihirli değnek ile dokunacak şirin insanlar arıyoruz. Kısa vadeli muhteşemliğimizi yıldızlardan da parlak bir görsel şölen haline getirecek bir tiyatronun içinde başrolümüzün ‘’Efsanesin’’ kelimesiyle çizilmesi mütevazılığımızın en harika şiiri olabilecekkeeeeen…

Bir sabah uyandığımızda işe dahi gidebilecek  güç bulamadığımızda işte o zaman, o an tekrar iyi hissetmek için bir şeyleri çaresizce yani güçsüzce arıyoruz.

En büyük korkularımızdan biri, maalesef mutsuz olma korkusu. Bazen daha gerçek mutluluklar için korkakça mutluluk rollerinden çıkmak ,işte bu en iyisi.

Bu tehlikeli NARSİZM Kentinden çıkmak isteyenlere uyarı!

Son dönemeçte fark et. Yaşam sana diyor ki ‘’Daha ciddi zararlar görmemek için hayallerden uyan, mantıklı kararlar ver, kişisel tatminden çık. Bireysel gelişim yolunda doğru kişilere yönel. Sana seni tam anlamıyla tanıştıracak olanın yani ‘’Geçmişte yaşadığın gerçeklerin’’ gözlerinin içine ciddiyetle bak. ’’Birazda canın acısın.’’

Dost acı söyler…

Bir dost.

Yazarın Diğer Yazıları