Sami Yılmaz

Sahipsiz Elazığ

Sami Yılmaz

Öncelikle yaşanan sel felaketinden dolayı Giresun'umuza geçmiş olsun, Allah vatanımızı milletimizi bela ve musibetlerden korusun.

Sel felaketinden dolayı Giresun'a yapılan yardım ve verilen hibe üzerinden şehrimizde, yapılanın haksızlık olduğu depremi yaşamış Elazığ'a da hibe verilmesi gerektiği üzerine bir propaganda başladı ve bunun sonucunda bir sosyal medya platformunda #SahipsizElazığ tagıyla olumsuz bir kampanya  yapıldı. 

Milletvekili Metin Bulut haber sitemizde de okuduğunuz gibi bir tv kanalında gazetecilerin karşısına çıktı ve soruları cevapladı. Kampanyanın muhatabı siyasiler olduğu için kampanyayı,içerdiği soru ve sorunları verilen cevapları onlara bırakıp başka bir bakış açısıyla değerlendirmek istiyorum. 

Depremden hemen sonra ilgili bakanlar ekipleriyle gelip haftalarca burada kalıp bizimle ilgilendiler. Vatandaşın ihtiyacı olan her ne varsa ulaştırabilmek adına büyük bir fedekarlık ile gecelerini gündüzlerine kattılar, soğuk ve yağıştan korumak amacıyla çadırkentler hemen, konteyner kentler de kısa bir sürede oluşturuldu. Barınak, gıda, giyim, yakacak, temizlik malzemeleri ve gerekli olan herşey gerek devlet tarafından gerek diğer şehirlerdeki belediyeler ve vatandaşlar tarafindan hızlı bir şekilde tedarik edildi. Öyle ki gün geldi artık malzeme göndermeyin yeterince var israf olmasın diyecek duruma geldik. 

Sanayici ve esnafın sorunlarını gidermek bir nefes aldırmak adına, geçen yıl rahip kriziyle yaşanan ve ABD başkanı Trump'un da 'Ekonominizi mahfettim, istersem bir daha yaparım' diyerek somutlaştırdığı ekonomik bir krizi yaşamamıza rağmen kredi muslukları açılarak isteyen her esnafa 50 bin ve 100 binlik krediler verildi, sanayicilere daha yüksek meblağda krediler verildi, vergi ve diğer ödemeler ertelendi, gerekli kolaylıklar sağlandı. Kiracı olanlara kira yardımı yapıldı.

 Hiç vakit geçirilmeden yeni konutların inşaasına başlandı ve depremin sembol ismi Dilek sitesi bitirilerek hak sahiplerine verilmek üzere hazırlandı. Yapılan açıklamalara bakılırsa depremin yıl dönümüne kadar yani bir yıllık süre zarfında 7-8 bin civarı konut daha yapılarak hak sahiplerine teslim edilecek. Deprem ile ilgili daha sayamayacağımız hizmetler yapıldı en önemlisi devletin varlığını sıcaklığını somut bir şekilde müşahade ettik. 

Ve derken bizimle birlikte bütün dünyayı kasıp kavuran covid-19 belası ortaya çıktı. Canımızın derdine düşerken ülke ekonomileri daralmaya işler aksamaya ve büyük sıkıntılar ortaya çıkmaya başladı. Bu büyük musibette de devlet üzerine düşeni büyük bir fedekarlık ile yapmaya gayret etti öyle ki dünyada pandemi sürecini en  iyi yöneten ülkelerden biri oldu.

Elazığ'ı eski güzel günlerine kavuşturmak adına, böyle büyük iki felaket ortasında çalışan koşturan siyasilerimiz,bürokratlarımız, ekiplerimiz yanlış yapmış, eksik bırakılmış,hatalı olmuş işler yapmış olabilirler hatta yorulmuş bunalmış olabilirler ama şundan hepimiz emindik bu şehre hizmet etme noktasında samimiydiler, gayretliydiler. 

Bununla birlikte,tabi ki herşeyin en güzelini en iyisini isteriz keşke imkanlar olsa da böyle yapılsa ama ülkenin ve dünyanın durumu ortada. 

Takdir-i ilahi, başımıza musibet/ler geldi, artık kendimize bir çeki- düzen verelim, helale harama riayet edelim, hak- hukuk konusunda hassas olalım, başkasının hakkında gözümüz olmasın,yaptığımız evlerin temelini düzgün atalım malzemesini eksiksiz koyalım, gelen yardım kolilerini ihtiyaç yoksa almayalım hatta ihtiyaç sahibine ulaştırmak için bizde koşturalım, evimiz sağlam iken balkona ihtiyaç dışı çadır istiflemeyelim, ihtiyaç sahibi için gelen giyim- kuşam ve temizlik malzemelerini stoklamayalım,sahibi olduğumuz fazla dairemizi fahiş fiyattan kiraya vermeyelim, devletin işimizi düzeltmek veya büyütmek için verdiği kredi ile döviz, altın, arsa ve araba almayalım,üretime ve işimize odaklanalım, herşeyi devletten beklemeyelim, bizde katma değer oluşturmak,marka olmak için çalışalım çabalayalım, çalışanların önünü açalım yardımcı olalım, sahip çıkıp birlik ve beraberliğimizi üst seviyelere çıkaralım. 

Kısacası üstümüze düşeni yapalım gerekirse taşın altına elimizi,gövdemizi koyalım. 

"Sahipsiz şehrin batması haktır, biz sahip çıkarsak bu şehir batmayacaktır" diyerek, herkes 'Bu şehrin sahibi benim' düşüncesiyle hareket etmeli, başka yerlerde sahip aramamalı,sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.

Herkes samimi ve gerçekçi olup kapısının önünü temizlese,sorumluluğunu yerine getirse "sahip" aramaya gerek kalmayacak. 
Aksi takdirde sosyal medyada yani sanal (hayali) dünyada sahip aramak durumuna düşeriz.

Yazarın Diğer Yazıları