Hayatın gerçekleri ile en çok karşı karşıya geldiğim zamandayım sanırım.
Ardı arkası kesilmeyen bir döngünün içindeyim uzun zamandır. İçime attığım şeyler yüzünden kendimi çöp kovası gibi hisseder oldum. Her şey çok garip gidiyor benim için. Aslında beynimin içinde dolaşan o kadar çok şey var ki bunların hepsini şu an burada kelimelere tam anlamıyla dökememek çok kötü. Uyandığım zaman, günlerin nasıl hızla aktığını seyrediyorum ve gelmesini istemediğim zamanlara nasıl süratli bir şekilde ilerlediğimi.
Bazen hayatımın anlamlı mı yoksa anlamsız mı olduğunu düşünüyorum. Fakat tam anlamıyla bir cevaba ulaşamıyorum. Başka insanların hayatlarına bakıyorum ve kendime “ulan ne kadar da boş yaşıyorum” diyorum. Sonrasında gelen kime göre ve neye göre boş yaşıyorum soruyla karşılaşıyorum. Herkes gibi ben de hayatımı anlamlı kılacak şeyler yapmaya çalışıyorum ama sonra neden diyorum. Ben buyum, belki benim için hayat böyle anlamlı.
Neden herkes gibi kendimi bir kalıba sokmaya çalışıyorum peki?
Kendimle çelişiyorum. Kendime hep sorular sorup sonra da bu sorulara cevaplar arıyorum ve buluyorumda. Fakat bu cevapların bazıları beni ben olan bir yola sürüklüyor. Diğer cevaplar ise beni başkalarının yaşadığı hayat yoluna. Kendime hep bir şeyler katmaya çalışıyorum ama bazen katmaya çalıştığım şeylerin doğru veya yanlış olduğunu farkedemiyorum. Sanki hayatla savaşıyor gibi hissediyorum kendimi sonra dışarıda gerçekten hayatla savaşan insanları gördükçe utanıyorum kendimden. Çünkü ne kadar hayatla savaşıyor gibi hissetsem de çok rahat yaşıyorum. Basit problemleri gözümde kocaman bir buzul dağına çeviriyorum ve onunla kendimi savaşa sokuyorum.
Sürekli olarak hayata bir anlam yüklemeye çalışıyorum ve sürekli olarak farklı gözlerden hayatı izliyorum. Bu bana gerçekten çok şey katıyor. İnsanlarla empati kuruyorum, herkesi ve her şeyi anlamaya çalışıyorum. Çünkü hepimiz farklıyız ve bu farklılıklar bize bir çok şey katabilir. En başta güzel dostluklar katabilir. Fakat çoğu insan kendisi olmaktan korkuyor. Kendisi gibi davranmaktan korkuyor.
Her sabah uyandığında duvarına asılı olan bin bir çeşit maskesinden birini alıyor ve suratına takıyor. Maskelerin arkasında yaşanan hayatlar yani sahte yüzler o insanları mutlu ediyor.
Hayatın gerçeğini değilde hayatın sahte olan kısmını seçiyor. Bunun sebebini gerçekten merak ediyorum.
Neden bir insan karaktersiz olmayı tercih eder?
Neden bu tür insanlar hep gösteriş yapmayı tercih eder?
Neden bu insanlar hep paraya tapar?
Güzellikler sadece para ile mi elde edilir?
Hayatın, doğanın bize sunduğu güzellikleri hangi para verebilir?
Gerçekleri hiç düşünmeden yaşan o kadar çok insan var ki hatta bırakın gerçekleri, düşünmeyen çok insan var. Kafasının içindeki beyinden bir haber olan çok fazla sayıda insan var. Ben böyle insanlara genel olarak tahammül edemiyorum. Çünkü ben sahteliği hiç sevmiyorum. Bilmiyorum belki de asıl yanlışı ben yapıyorum. Belki ben de maske kullanmalıyım. Belki ben de benliğimi bir maskenin arkasına saklamalıyım. Belki ben de gösterişli yaşayıp sahte insanlarla birlikte olmalıyım.
Hayatın bütün gerçeklerinden uzak durup, sahte olan hayatlara katılmalıyım. Sahte gülümsemeler ve sahte kahkahalar atıp sahte mutluluklara kapılmalıyım. Bilmiyorum. Bildiğim tek şey, sahte insanlardan nefret ediyorum.