Furkan Demirtaş

'Derman Arar İdim Derdime, Derdim Bana Derman İmiş'

Furkan Demirtaş

Niyazi Mısri, bu mısralarla başlamış şiirine. Mısri ne anlatmak istemiş bu sözleriyle tam olarak bilinmez ancak biz belki de biraz farklı yorumlayacağız bu mısraları.

Derman arar idim derdime derdim bana derman imiş. Okuyunca ilk ne düşündürtüyor size? İlk ne düşündürttüğü, şairin söylemek istediği mi önemli yoksa üzerine biraz düşününce, belki şairin aklından hiç geçmemiş çıkarımlar yapmak mı? Beraber bakalım ne anlıyoruz. Şair, devamı “Burhan arar idim aslıma, aslım bana burhan imiş” olan mısralarla beraber var olmanın tahammül edilmez çelişkisini, sancısını kendisinden ve bu sancılarından yola çıkarak yenmeye çalıştığını düşündürtüyor okuyana. İnsanlığın felsefe yapabilecek düzeye gelmesinden bu yana en çok üzerinde durduğu nokta tam olarak bu değil mi zaten? Varlığına bir anlam bulma, hatta daha öncesinde gerçekten var olduğunun inanılmaz gerçekliğiyle başa çıkma çabası. Mısri, bir filozof, teolog veya ontolog değildi ancak kendisinden sonra gelecek olan Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in bütün felsefesini üzerine kurduğu var olma sorununu iki cümleyle özetleyebilmişti. Hegel “Mantık Bilimi (Büyük Mantık)” adlı eserinde aslında bütün kadim öğretilerde yer alan “varlık” sorununun fenomenolojik tanıtlamasını yapmaya çalıştı. Kitabında kullandığı oluş kavramı, hem varlığı hem de yokluğu içinde bulunduran “ne varlık ne de yokluk”tur. Hegel’e göre oluş, varlığın yokluğu yadsımasıyla ortaya çıkmaktadır -Bu önermenin doğruluğunun, biraz üzerine düşünüldükten sonra tartışılacak bir yönünün bulunduğuna inanmıyorum- ve eğer oluşun ortaya çıkabilmesi için varlığın yokluğu yadsıması gerekiyor ise varlıktan önce bir yokluğun var olması gerekmektedir. Var olan bir yokluk tasavvur edilebilir mi? Yokluk var olduysa, o yokluk olmayacaktır. Bu durumda biz oluşumuzu, asla var olamayacak bir yokluğa nasıl borçlu olabiliriz? Varlığımız aslında çok derin bir çelişki barındırıyor olmaz mı? İşte bu noktada Mısri, varlığımızın (aslımızın) kanıtını (burhanını) yine kendimize içkin görmekte. Çözüm arayışında olduğu var olma açmazının (dert) çözümünün, tam olarak bu arayışın kendisinin (derman) olduğunu ifade etmeye çalışmıştır. 

 Mısri bu amaçla mı yazmaya çalıştı bilinmez, ancak biraz da farklı açılardan hatta aynı açıdan bambaşka bir yorumla bakmayı deneyelim. Dert edinmeden derman bulunmaz demek istiyor gibi Mısri. Yani bizim bir şeylere ulaşmamız, elde etmemiz, öğrenmemiz, bilmemiz vs. için önce bir şeyleri dert etmemiz gerekiyor. Hangimiz neyi ne kadar dert ediyoruz? Neye ne kadar çözüm üretebiliyor neyi öğrenebiliyoruz? Her bir okuyucumun ayrı ayrı düşünmesini istiyorum bunu, dürüstçe. Hangimiz bir çözüm üretme çabası içerisinde? Eğitim seviyemiz, öncesinde kalitemiz, üretimimiz, ekonomimiz, entelektüel kaygılarımız, ilişkilerimiz, sağlığımız, ahlakımız vs. yerlerde. Bunlara derman bulmayı eminim hepimiz “temenni” etmekteyiz. Ancak kaç tanemiz dert etmekte? Dert etmekten korkuyor muyuz yoksa dert olarak görmeyip sadece bir türkü gibi ağzımızda mı çığırmaktayız? Gerçekten bir şeylerin düzelmesini istiyorsak, korkmadan, sorunlarımızı, eksikliklerimizi daha fazla yok saymadan dert edinmeliyiz sayın okuyucum. Dert edinmeliyiz çünkü derman, derde içkindir, bunu Mısri’den duymak, Hegel’den öğrenmek zorunda değiliz, biraz yüzleşme cesareti yeter de artar bile…
 

Yorumlar 5
Yusuf Arıkanoğlu 23 Şubat 2021 07:22

Evet her şey zıddı ile değer kazanır. Hastalık olmada ilaç bir şey ifade etmez. Hayat da dert edinenler sayesinde yaşamaya değerdir. Belki de dert edinmeyen daha mutludur, daha az ızdırap çeker ama bu hayvani bir yaşam tarzı olur. Dert edinenler ise sundukları deva ile bir lezzete bin katar. İnsanca yaşamanın gereği de budur. Yüreğinize sağlık. Çok güzel izah etmişsiniz. Allah zihin açıklığı versin. Başarılar dilerim.

Abdullah saidoğlu 17 Aralık 2020 20:32

Derdini veren huda dermaninida yaninda verir, dolayisiyla yilan korkunç bir hayvandır panzehiri zehiriyle beraberdir, aynı zamanda sinek kanadının birinde zehir diğerinde panzehir var. sanirim bu ilk yaziniz genç ve genc araştırmacı tebrik ederim yeni görevinizde rabbimden size saglik huzur ve başarılar dilerim

Nurcan açıkkapı 17 Aralık 2020 19:43

Zamanımızın derdi derman aramamak.her derdin panzehiri kendinden.güzel bir konuya değinilmiş devamını bekliyoruz

Hakan 17 Aralık 2020 19:41

Çok güzel olmuş furkan hocam yüreğinize sağlık...

Ertuğrul 17 Aralık 2020 19:35

Kalemine sağlık, dert ettirdin

Yazarın Diğer Yazıları