Veysel Akto

Online Eğitim ve Mağdurları

Veysel Akto

Bilindiği üzere pandemi süreci ile beraber gelen ve çoğu öğrencinin ilk kez karşılaştığı uzaktan eğitim modeli, artıları ve eksileriyle ülkemiz eğitim sisteminde geniş yankı uyandırdı. Pandeminin başladığı mart ayından itibaren milli eğitim sistemimizin yanında özel eğitim sektöründe de uzaktan eğitim modeli ilk aylarda tek çare olarak görüldü. Yaz ayları ile tedbirler gevşetilerek kontrollü sosyal yaşama geçilince ilk etapta özel eğitim kurumları tedbirler alarak kısmen yüz yüze eğitim başladı. Ardından milli eğitimde de eylül ayından itibaren ara sınıflar, 1.sınıf, 8.sınıf ve 12.sınıflar alınan tedbirlerle kontrollü olarak yüz yüze eğitime geçildi. Ancak ara sınıf öğrencileri halihazırda hala online eğitime devam etmektedirler.

Her ne kadar mecburiyet olsa da bu süreçte herkes şunu anladı: Sadece online eğitim yüz yüze eğitimi tam karşılamamaktadır. Çünkü okulda yüz yüze derse katılmak sadece sınıftaki 40 dakikalık ders dinlemek demek değildir. Bunun öncesi ve sonrası da vardır. Zira okul; sabah erken kalkarak zamanı değerlendirmeden tutun üç öğün düzenli beslenmeye, defter tutma ve ders kitabı takip etmekten tutun derse aktif olarak katılmaya kadar bir dizi eğitim-öğretim disiplinidir. Her ne kadar tüm bunlar uzaktan eğitim alan öğrencilerin de yapabileceği şeylerdir denilse de ben bu görüşe katılmıyorum. Zira bazı velilerden aldığım “oğlumun uyku düzeni kalmadı” , “kızım online derslerde not tutamıyor”, “oğlum online ders için girdiği internette oyun oynuyor”, “çocuğun online derslerin saatlerinden bile haberi yok” vb. birçok tepki bu tezimi doğruluyor. Buradan online eğitim sistemine karşı olduğum anlaşılmasın. Benim dileğim pandemi sürecinde dibe vuran eğitimimizin eski seviyelerine çıkabilmesidir.

Eğitim sistemimiz gerçekten de son 7 aydır çok kötü günler yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Online eğitimi teknolojik imkanları olmasına rağmen değerlendirmeyen öğrenciler bir tarafa, köylerde yaşayıp bilgisayar ve internet imkanı bulamayan öğrenciler tamamen sistem dışı kalmıştır. Bu yönüyle de eğitimde fırsat eşitliği maalesef tam olarak sağlanamamıştır. Oysa ki yeni eğitim-öğretim dönemine başlarken tüm öğrencilerimizin kademeli olarak yüz yüze eğitime aktarımı başlatılabilirdi. Zira düğün salonları, restoranlar, cafeler, oteller ve avmler her gün binlerce kişiye kapılarını açarken okullarımız da daha sıkı tedbir ve kontenjan azaltmaları ile yarım gün olarak açılabilirdi. Yakın zamanda görüştüğüm özel bir üniversitenin dekanı bu konuda şunu söylemişti: “Koca koca üniversiteler ve okullar; düğün salonu, restoran, otel, cafe ve avmler kadar tedbir alamayacak kadar aciz mi?” Evet, ben de bu görüşe katılıyorum. Okullarımız, iyi bir planlama ve sıkı bir tedbir ile yarım gün dönüşümlü olarak çok rahat öğrenci alabilir. 

8.sınıf ve 12.sınıflar yılsonunda girecekleri LGS ve YKS nedeniyle yüz yüze eğitime başladılar. Fakat bu durumda ara sınıfların suçu ne? LGS ve YKS konuları ara sınıf konularından bağımsız değil ki. Yani 9.-10.-11.sınıfta okuyan öğrenciler bu sınıflarda gördükleri tüm konulardan 12.sınıfta YKS’ye girecekler. Örneğin 10.sınıfa giden bir öğrenciyi ele alalım. Bu öğrenci MEB’in kısa zamanda özetlenmiş online eğitimle verdiği dersleri saymaz isek pandemi nedeniyle Mart 2020’den itibaren 10.sınıfın 2.dönem konularını görmedi.  Şimdi bu öğrenci 11.sınıfa geçti ve öyle görünüyor ki 11.sınıfın 1.dönem konularını da yüz yüze eğitimle görmeyecek. Peki bu öğrenci 12.sınıfta 10. ve 11.sınıf konularından çıkacak olan TYT ve AYT sorularını nasıl yapacak? Hadi bazı öğrenciler online eğitime katılarak, özel öğretim kursları ve özel ders takviyesi ile bu sorunu çözdü diyelim. Deprem ve pandemi sürecinde ekonomisi çöken ilimizde maddi imkanları sınırlı olan veya teknolojik alt yapısı bulunmayan öğrenciler bunun üstesinden nasıl gelecek? Zira bu iki guruptaki farklı öğrenci tipleri LGS ve YKS’de aynı kulvarda yarışacaklar. 

Online eğitim, elbette ki teknolojinin bize sunduğu bir nimettir. Fakat her teknolojik imkan tüm öğrencileri maalesef eşit bir şekilde kapsayamamaktadır. Bu nedenle yüz yüze eğitim modeline geçmek aciliyet gerektiren bir durumdur. 

En kısa zamanda sınıflarımızı doldurmak dileğiyle …


 

Yazarın Diğer Yazıları