Sivrice ilçesinin Çöke köyünde M.1756 (1169?) yılında dünyaya geldi. Küçük yaşlarında Harput medresesinde tahsile başladı. Sonra tahsil hayatına Diyarbakır'da devam etti.
Abdurrahman Harputî, Anadolu erenlerindendir.
Hocası ve talebeler ondaki fevkaladeliği görmekte gecikmediler. Kısa zamanda istenilen bilgileri elde eden Abdurrahman, medreseyi o dönem birin¬cilikle bitirdi ve hocası onu İstanbul'a gönderdi. İstanbul'a varışında kendisine herhangi bir görev verilmediği için bir müddet sonra tekrar memleketine geri döndü. Memleketinde tekrar ders okutmaya başladı. Olanlarla tatmin olamadığını gören Abdurrahman Efendi tekrar İstanbul’a döndü.
Namaz için Ayasofya Camii'ne gittiğinde cami duvarında asılı bir levhada bir ibare gördü. İbarede: "Bu levhadaki ibareyi kim doğru olarak hallederse, ödüllendirilecektir" yazıyordu. Hemen bir kâğıt parçasına, ibareyi bütün kaideleri ile çözen Abdurrahman Harputî, kâğıdın altına: "Daha başka manaların da mevcut olduğu ibareden anlaşılmakta ise de, kâğıdım olmadığı için bu kadarı ile iktifa olunmuştur" diye bir şerh koyarak adını ve adresini kâğıdın altına yazdı ve cevap kutusuna bıraktı.
Ertesi günü cevaplar çıkarılıp tahlil ve tetkik edildiğinde Abdurrahman Harputi’nin verdiği cevap fevkalade bulundu. Durum devrin padişahı Sultan II. Mahmud'a arz edildi. İrade üzere ikramda bulunulup hilat giydirildikten sonra Padişah'ın huzuruna çıkarıldı.
Padişah: "Siz benim hocamsınız" diyerek yanına oturttu ve büyük iltifatta bulundu.
Bu sırada Yeniçeri ayaklanmaları Osmanlı idaresini zor durumda bırakmıştı. Bozulan Bektaşî tekkeleri ile Yeniçeri Ocakları birlikte çalışıyorlardı. İkinci Mahmud bu konunun halle-dilmesi için ulema meclisini topladı. Delegeler içinde Abdurrahman Harputî de bulunuyordu. Yaptığı konuşma Padişah'ın çok hoşuna gitti. Abdurrahman Harputi’nin görüşü, ayaklanmanın üzerine kararlılıkla gidilmesi şeklinde idi. Karşı koymada büyük yararlıkları görüldü. O sırada adını ''Kürt Hoca" olarak bütün İstanbul'a duyurdu. Osmanlı ve İstanbul, Yeniçeri sıkıntısından kurtuldu.
İstanbul’da yıllarca Hâce-i Şehriyârî, Saray Hocası ve Dersiâm olarak görev yapmıştır.
İstanbul’da Mahmut Paşa Medresesinde birçok talebe yetiştiren Abdurrahman-ı Harputi Hazretleri, Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi Hazretlerinin ve Şeyhülislam Kara Halil Efendinin de hocalığını yapmıştır. Aynı zamanda bir Şâzelî tarikatı şeyhi olarak halife ve müridler yetiştirmiştir.
Abdurrahman Harputî de Padişah'tan izin alarak Şam'a gitti. Cami-i Emeviyye'de İmam Said Efendi'nin derslerinde bulundu. Ancak Nakşibendiyye yolunu Muhammed Sadık Erzincânî Hazretleri'nden öğrenerek icazet ve hilafet aldı.
İstanbul'a dönen Abdurrahman Harputî, M.1851 (H.1267) yılında Üsküdar'daki evinde vefat etti. Karacaahmed Mezarlığı’ndaki türbe¬sine defnedildi. Ruhu şad mekânı cennet olsun…
Sağlıcakla kalın…